Öz
Giriş
Bu çalışmada, çocuk acil servisine pandemik influenza döneminde grip benzeri hastalık bulguları ile başvuran hastaların klinik ve epidemiyolojik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntemler
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Çocuk Acil Servisi’ne Eylül 2009-Mart 2010 tarihleri arasında grip benzeri hastalık bulguları ile başvuran 1 ay-18 yaş arası hastaların demografik, klinik, laboratuvar, tedavi, hastaneye yatış ve aşılanma özellikleri değerlendirildi.
Bulgular
Pandemi döneminde grip benzeri hastalık tanısıyla başvuran toplam 3.646 hastadan 902 tanesi değerlendirmeye alındı. Değerlendirilen hastaların yaş ortalaması 73,4±56,1 (ortanca: 60,0 ay) (1-204 ay) ve en çok etkilenen yaş grubu 5-14 yaş (%44) arası okul çocuklarıydı. Yatırılan hastaların ise %42’sinin yaşı bir yaşın altında idi. Hastaların başvuru semptomları sıklık sırasına göre; ateş (%92), öksürük (%89), burun akıntısı (%64), boğaz ağrısı (%40), miyalji (%26), baş ağrısı (%26), kusma-ishal (%26) ve solunum sıkıntısı (%3) olarak belirlendi. Çalışmada 487 (%54) hastaya hızlı antijen testi yapıldı ve 203 (%42) hastada sonucun pozitif olduğu görüldü. Yirmi dört (%3) hastaya pandemik influenza A/H1N1 gerçek zamanlı-polimeraz zincir reaksiyonu testi yapıldı, 16 (%67) tanesinin sonucu pozitif saptandı. Hastaların 357'sine (%90,4) influenza ilişkili komplikasyonlar için risk faktörü olması, 27'sine (%6,8) ciddi hastalık bulgusu olması ve 11'ine (%2,8) ise profilaktik amaçla olmak üzere toplam 395 (%44) hastaya antiviral tedavi verildi. Pandemik influenzaya bağlı hiç hasta kaybedilmedi. Yirmi iki (%2,4) hastanın mevsimsel influenza ve pandemik virüs aşısı olduğu, 15 (%1,7) hastanın ise sadece mevsimsel influenza aşısı olduğu görüldü.
Sonuç
Çalışmamızda pandemik influenzadan en çok okul çağı çocuklarının etkilendiği, ciddi hastalık bulguları ile hastaneye yatırılan olguların çoğunluğunun ise bir yaş altı çocuklar olduğu bulunmuştur. İnfluenza komplikasyon gelişimi açısından risk taşıyan hastalarda erken tedavi başlanmasının, komplikasyon gelişiminin önlenmesi açısından önemli olduğu düşünülmüştür.